İHH İnsani Yardım Vakfı, 1992 yılında ortaya çıkan Bosna Savaşı’na kayıtsız kalamayan gönüllülerin başlatmış olduğu insani yardım çalışmalarının, 1995 yılında vakıf olarak yapılanması ile İstanbul’da hayat bulmuştur.
İHH İnsani Yardım Vakfı, savaş, işgal ve doğal afetler sonucu mağdur olmuş kişilere, yerlerinden edilmiş ve mülteci konumuna düşmüş ihtiyaç sahiplerine ulaşmakta; ayni ve nakdi yardımların yanı sıra kalıcı projeler ile de ihtiyaç sahiplerini desteklemektedir.
İHH İnsani Yardım Vakfı, acil yardım, sosyal yardım, eğitim ve sağlık yardımları yanı sıra insan hakları ihlallerine bağlı olarak ortaya çıkan mağduriyetleri giderme konularında da faaliyet göstermektedir. Bu bağlamda yardım ve kalkınma projeleri ile desteklenen mağdur coğrafyaların gündeme taşınması, toplumumuzdaki kanaat liderlerinin yaşanan mağduriyetlerden haberdar edilmesi ve bu konuda duyarlılık oluşturularak çözüme yönelik somut adımlar atılması da İHH’nın öncelikleri arasında yer almaktadır.
İHH İnsani Yardım Vakfı, düzenli olarak gerçekleştirdiği Ramazan ve Kurban yardımlarının yanı sıra, savaş, işgal ve doğal afetler nedeniyle mağdur olan coğrafyalarda kalıcı projeler hayata geçirmektedir. Kalıcı konut ve eğitim merkezleri inşası, su kuyuları açılması bu projelerden bazılarıdır. İHH İnsani Yardım Vakfı’nın dönemsel olarak gündeme taşıdığı kampanyalar vesilesi ile de, mağdur coğrafyaların sorunları kamuoyuna duyurulmakta, Türkiye halkının desteği ile mağdur coğrafyalarda önemli projelere imza atılmaktadır.
İHH İnsani Yardım Vakfı, Asya’dan Afrika’ya, Balkanlar’dan Uzakdoğu’ya dünyanın farklı bölgelerinde takip ettiği çalışmaların yanı sıra Türkiye coğrafyasında da önemli bir ihtiyaca cevap vermektedir. Sivil kuruluşların toplumun ıslahı ve inşasında üstleneceği etkin rol için iyi bir örneklik teşkil eden İHH İnsani Yardım Vakfı, doğal afetler sonucu ortaya çıkan mağduriyetleri giderme konusunda çalışmakta; eğitim yardımları, Ramazan ve Kurban yardımları gibi projelerle Türkiye’deki yardım faaliyetlerini sürdürmektedir.
İHH İnsani Yardım Vakfı, günümüz itibariyle ülkemizde ve dünyanın farklı bölgelerinde 100’den fazla ülkede acil yardım, sağlık, eğitim vb. sosyal yardım alanlarında çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca dönemsel olarak 800bin , düzenli olarak 80 bin yetime 27 yetimhanesiyle destek olan ve şuanda 1milyon sabit bağışçıya ulaşmış bir vakıftır.

IHH has been working since 1992 with the purpose to deliver aid to all people who are in need, who had a catastrophe, who are victims of war, natural disaster, etc. or wounded, crippled, starved, homeless and persecuted thereof, wherever they are regardless of their religion, language, race or sect and to prevent the violation of the basic human rights and freedoms of those people. IHH’s voluntary relief activities have evolved to an official organization in 1995 and spread around five continents as it established a bridge of goodwill stretching from Turkey to 135 countries and territories.

Eski logo klasik zeytin dalı, barış güvercini ve dünyayı temsil eden bir objeden oluşuyordu. Birleşmiş milletler ve alt yapılarınıda dahil edersek şuanda bu logoya çok benzer şekilde belki 100 tane logo bulabiliriz. Kısacası eski logo özgünlükten çok uzak, kişiler tarafından görüldüğü zaman ihh’yı anımsatmakan uzak bir görüntü çiziyordu. Yeni logo da bu eksiklik aşılmaya çalışıldı. Logoda ki farklı boyuttaki karakterler İnsanı yardım vakfının her yaştan insana hizmet verdiğini, farklı renkler kullanılması bu hizmetler yapılırken “her türden farklılıklara hoşgörü” ile yaklaşıldığını ve “ayrım yapılmadığı” mesajını vermeyi hedefledim. İHH fontu İhh için özel tasarlandı. Önceki kalın karakter yapısı korunarak “güçlü” olunduğu mesajı verilirken, kenarlar yumuşatılarak ve farklı canlı renkler bir arada kullanılarak sempatik ve arkadaş canlısı bir görünüm kazandırmaya çalıştım.

According to Brief of graduation project, new logo shouldn't include any similar or familiar symbol or object. Therefore, I decided to make new logo base on people and especially children. During the IHH's work life as far as I observed they have been never classifying any religion, country, ethnicity, age or gender. Thus, I have gotten a inspiration to make new logo colorful to symbolize their tolerance towards to all kind of societies and different groups. I designed new logo's type for especially IHH. I kept bold structure of characters and aimed to give a confidence like "We are Strong" to people who see this logo. Additionally, edge's of characters were rounded to give a "friendship" perception to people. 

istanbul’un sur içi olarak bildiğimiz yerin ilk harcını, isa’nın doğumundan yaklaşık 675 yıl önce, orta yunanistan kentlerinden olan megara’dan gelen ve başlarında kral byzas olan bir topluluk sarayburnu’nun olduğu yere yeni yurtlarını kurdu ve adına byzas dedi. bildğimiz kadarıyla “suriçi” olarak bilinen bölgenin en eski bilgileri budur. Bu kuruluşla beraber yaklaşık 2700 yıldır bölgede yaşam devam etmiş ve çevresine yayılan yaşam ile beraber en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kalmıştır. En eski yerleşim yerlerinden biri olması ve uzun yıllar tabiatını korumaya çalışması bölgeye hem artılar hemde eksiler kazandırmıştır. Bir master şehir planı ile beraber bir yapılanma ve planlanma olmadığı için evler ve yollar gelişigüzel konumlanmış.  Bunun neticesinde dönemin coğrafi ve yaşamsal koşulları nedeniyle her daim bitişik ve sıkışık şekilde bir yapılaşma olmuştur. Anıtlar genel müdürlüğünün kurulması ile beraber eski ve tarihi binaların koruma altına alınması ile günümüzde bile artık ulaşım ve yerleşimin rahatlatması açısından bir düzenlemeye gidilemeyecektir. Bölge yapıları ise kaçak düzenlemelerin neticesinde hem eski dokusunu kaybetmiş hemde günümüz çevre ulaşım politikalarının gerisinde kalmaya devam etmiştir.

Böyle bir sıkışık mimari düzende merkezi eski istanbulun göbeği diyebileceğimiz Fatihte bulunan iHH; binlerce bağışcısı ,ziyaretçisi ve gönüllüleri tarafından rahatça bulunamamaktadır.  Dar sokaklar yüzünden belediyenin bir çok sokağı yalnızca tek şeritli bir yol haline getirmesi vakfı bulmak isteyen kişilerin düzgün yönlendirilmediği zamanlarda yollarını kaybetmeleri ve neticesinde zaman kaybı yaşamalarına neden olmaktadır. Ayrıca binayada dışarıdan bakıldığında ufak bir tabela dışında her hangi bir bilgilendirme veya estetik değeri olan bir görselin olmadığını görüyoruz. Bu sorunların çözülmesi amacıyla çalışmalar yapmaya çalışacağım.